-Borsanın bir kumarhane, cesaret ya da kandırmaca oyunu olmadığını anladım. Nesiller boyunca, hızlı para kazanabileceklerini düşünenler kendilerini benim gibi ağızları burunları dağılmış halde buldular.
-Servetin maaş zammı veya büyük bir yıl sonu ikramiyesi umuduyla ya da olağanüstü bir yatırım arayışı içinde bulunmayacağıydı. Servet, bugün sahip olduğumuz parayla yaptığımız seçimlerde saklı.
-Borsaya yatırım yapmayı öğreten kitaplar genellikle, gelecek vadeden şirketleri ayırt etmek için gerekli araçlarla yatırımcıların yıllar içinde güzel şekilde büyüyecek bir portföy oluşturabileceklerini varsayar. Ancak araştırmacılar, duygularımızın ve davranışlarımızın başarımıza halka açık herhangi bir şirketin değerinden çok daha fazla katkıda bulunduğunu gösteriyor. Son araştırmalar enerjimizi ve zamanımızı bizi daha zengin yapacak hisse senetleri arayarak harcamanın aslında bizi daha da fakirleştirdiğini ortaya koymaktadır.
-Rastgele bir kişiden size borsaya nasıl yatırım yapacağınızı söylemesini isteyin, şöyle bir sonuç elde edeceksiniz: "Yatırımcılar en umut verici olduğunu düşündükleri şirketleri seçiyor, hisselerini satın alıyor ve bu şirketlerin bir sonraki Apple veya Google olmasını umuyorlar!.
Ben buna nadir inci efsanesi diyorum.
Neden geleceğe yatırım yapmıyorsunuz?
Önümüzdeki birkaç yıla damgasını vuracak inovasyonları seçmeyi deneyebilir, ardından vizyon sahibi hissedarlarını zenginleştirmek için iyi konumlanmış şirketlerin hisselerini satın alabiliriz. Küçük bir biyoteknoloji, bir yapay zeka ya da elektrikli araçların hızla büyümesiyle birlikte talebi giderek artan bir metal olan lityum piller üreten şirketi seçebiliriz. Bu yatırım yaklaşımının sorunu, berbat bir geçmiş performansına sahip olmasıdır. Gelecekte dünyayı değiştirecek keşiflerin neler olacağını bilsek bile bu bilgilerden zengin olmamız pek mümkün değil.
Tüm zamanların en önemli icatlardan birini ele alalım: otomobil.
20. yy başlarında bir otomobil üreticisine yatırım yapanlar muhtemelen geleceği gördüklerini sanıyorlardı. Haklıydılar; bugün dünya üzerindeki yollarda 1,4 milyardan fazla araç var.
Ancak otomobil üreticilerine yapılan yatırımlar genellikle başarısızlıkla sonuçlandı. ABD'de geçen yy. başından bu yana 2.900'dan fazla otomobil şirketi ortaya çıktı. Bunlardan neredeyse tamamı ortadan kayboldu, rakipleri tarafından yutuldu ya da çoğu zaman faaliyetlerini finanse etmeye yetecek gelirleri olmaması nedeniyle kapandı. Gördüğünüz gibi dünyayı değiştirecek şirketleri seçerek geleceğe yatırım yapmak o kadar kolay değil.
-Buffet, akşamüstü içki sohbetlerinden, medya tespitlerinden ve konjektürel tavsiyelerden uzak, heyecan uyandırmayan şirketlerin borsada çarpıcı biçimde büyüyebileceğini belirtiyor.
-Yatırımcıların "kazanan" şirketlerden oluşan bir portföy oluşturmaya çalışmadan önce dikkatli olmaları gerekmektedir. Her çağın kazananları farklıdır.
-Gençsin önünde belki 70 yıl var. Borsadaki istikrarsızlığı görmezden gelebilirsin çünkü ufuk çizgin çok uzakta. Çoğunlukla hisse senedi fonlarına yatırım yapmalı ve piyasanın ne yaptığına bakmadan her ay para eklemelisin.
-Ne yazık ki, günlük işlemle ilgili çalışmalar bunun kumarhanede rulet oynamaktan daha riskli olduğu sonucuna varmıştır.
-Kısacası, atasözünün de dediği gibi, yatırım portföyümüz bir kalıp sabun gibidir; ne kadar fazla elimize alırsak o kadar küçülür.
-Borsa piyasasındaki getirilerimizi en üst seviyeye çıkarmanın en iyi yolu, hisse senetlerimizin bizim için yıllarca tercihen on yıllarca çalışmasına izin vermektir.
-Ekonomi ile borsa arasındaki ilişkiyi açıklamak için yatırımcı Ralph Wanger, sahip ile tasmalı olan köpek karşılaştırmasını ortaya attı.
Hikaye şöyle; borsa, sahibinin tuttuğu uzun bir tasmanın ucuna bağlanmış ve rastgele her tarafı koklayan fazla heyecanlı bir köpek olsun. Bu örnekte ekonomiyi temsil köpek sahibinin, New York'ta Columbus Circle'dan ilerleyerek, Central Park'tan geçip Metropolitan Müzesi'ne yürüdüğünü düşünün. Bir anda köpek sağa veya sola dönebilir, hareketlerini kesin bir şekilde tahmin etmek imkansızdır. Ancak uzun vadede, gideceği yön büyük bir sır değildir; sahibi gibi köpekte saatte yaklaşık 5 km hızla kuzeydoğuya ilerlemektedir.
Wanger şu sonuca varır: "Şaşırtıcı olan şey, piyasayı takip eden hemen hemen herkesin gözünün sahibinde değil, köpekte olmasıdır.
-Jhon BOGLE özellikle genç yatırımcılar için 80/20 oranında hisse senedi/tavhil tahsisi önerirken, kariyerinin ortalarındaki yatırımcılara 70/30 oranını öneriyor. Emekliliğe adım atmış ve yatırımlarından para çekmeye başlayanlar için ise Bogle, genç emeklilere 60/40, yaş emeklilere 50/50 oranında tahsisi tavsiye etmektedir.
-David Zuckerman, "Bir halka arz satın almak, kesin bir şeye yatırım yapmaktan çok piyango oynamaya benzer," diye yazıyor. "Amacınız serbest borsa değerlendirmelerini aşmaksa, halka arzların çoğu sizin lehinize olmaktan ziyade aleyhinize çalışacaktır."
- ABD, İngiltere, Almanya ve İtalya'dan elde edilen borsa verileriyle yapılan bir araştırmaya göre, teknik analiz genelde rastgele seçilmiş bir hisse senedi portföyünden daha kötü getiriler sağlamaktadır. Yine, buradan çıkarılacak ders, "piyasayı alt eden" hisse senetlerini seçmenin hatasız bir yöntemi olduğu konusunda fazla heyecanlanmanın tehlikeli olduğudur. Hiçbir seçim yöntemi hatasız veya ebedi değildir.
- Arkadaşım sonunda yatırımlarını rahat bırakacak mıydı? Ne kadar mantık, argüman veya istatistik kullanırsam kullanayım, yeni parlak oyuncağın ortaya çıkması ile çabucak, yıldırım hızında zenginleşme umudunu tekrar canlandırması muhtemeldi.
-Yaşamın ilerleyen dönemlerinde yatırım yapmaya başladığımızda ki tuzak, yatırım yapmadığımız yılları telafi etmek için patlamaya hazır getirilerin peşinde koşmaktır; bunlar tutarlı ve öngörülebilir şekilde elde edilmesi imkansız ve felaketle sonuçlanacak kayıplar yaşama riski yüksek getirilerdir.
-Benzer şekilde, başarılı yatırım da uzun vadeli bir bakış açısı gerektirir; yatırımda çoğu zaman bir bitiş çizgisi yoktur. Evet, birkaç ay içinde %60 kazanç elde etmek heyecan vericidir. Ancak ölüm döşeğinde değilseniz, yatırım ufkunuz birkaç aydan çok daha uzundur.
-Yüksek performans hedeflemenin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Sadece patlayıcı bir performans elde etmek, bir maratonun on ikinci kilometresinde yarışın önüne geçmenin bir yolunu bulmaya benziyor. Gerçekten de aradığımız şe bu mu? Eğer yarışın ortasında çöküş yaşarsak, yatırımcı olarak sicilimiz berbat olur.
-10 veya 15 yıllık yatırımdan sonra olağanüstü bir şeyler olmaya başlar. "Ortalama" bir hızla büyüyen yatırımlarımızın değeri, önce yılda, sonra ayda, sonra haftada ardından günde on binlerce dolar dalgalanmaya başlar. Piyasa eskisinden daha fazla hareket etmiyor olabilir. Ancak bileşik faizin etkisi kendini göstermeye başlar.
-Yatırımcılar olarak ana görevimiz, bizi zengin eden şeyin doğru zamanda doğru yerde olduğumuzda ve doğru yatırım seçimlerini yaptığımızda elde edilebilecek birkaç istisnai yıl değil, bileşik faiz olduğu gerçeğini asla gözden kaçırmamaktır.
- Zenginlik söz konusu olduğunda, kestirme olduğunu düşündüğümüz yollar genellikle bir seraptır. Bunu ne kadar erken fark edersek, fiilen öne çıkan yatırımcıların grubuna - yani acele etmeyenlere- o kadar erken katılabiliriz.
- Yatırım dünyası, zamanın bizim lehimize olduğu nadir alanlardan biridir. Bana göre yatırımda zamanın önemi genellikle göz ardı ediliyor. Bu işte kısa vadeli düşünce egemendir. Yatırımcılar bugün, hatta mümkün olsa dün, muazzam getiri arayışındadır.
- "Önemli olan, göz alıcı performansların peşinden koşmak değil, kilit nokta, yatırım yapmaya devam etmektir.
- Yatırım yapmak sinir bozucudur çünkü her zaman daha iyisini yapabileceğimizi hissederiz. Piyasa düşüşe geçtiğinde yatırım yaparsak ve piyasa hızla yükselirse, daha fazla yatırım yapmadığımız için hayal kırıklığına uğrarız. Yatırım yaptıktan sonra piyasa düşerse, kör talihimizden ötürü pişman olur ve " keşke bekleseydik" deriz.
-Kısa vadede borsa uyuşturucu gibidir, asla etkisi altına girmemelisiniz.
-Bir yatırım halk arasında ne kadar az popülerse, getirisi de o kadar yüksek oluyordu.
-Sevilmeyen yatırımların sevilmemeye devam edeceğine ve popüler yatırımların popüler kalmaya devam edeceğine inanmak insan doğasının gereğidir. Ancak piyasa mantıklı, normal veya bariz görünen şeylerle ilgilenmez.
-Her on yılın kendi krizleri, trajedileri, belirsizlikleri vardır. Bu bizi yatırım yapmaktan alıkoymamalıdır.
-İnsanlar sessizce oturamazlar; her daim endişeliyiz, her daim tatminsiz, her daim ilerleme kaydetmeye çalışıyoruz, her daim geleceği öngörmeye çabalıyoruz.
- Piyasa getirileri asla bedava değildir ve asla olmayacaktır.
-Girişimciler her sabah uyandıklarında işlerinin veya gayrimenkullerinin ne kadar değerli olduklarına bakmazlar.
-Borsa için yeni bir zirveye ulaşmak istisna değil, standarttır. Bu nedenle, piyasalar güçlü bir yükseliş yaşadığında veya zirvede olduğu için yatırımı sonraya bırakırsanız, uzun bir süre gecikebilirsiniz.
- Her durumda, yatırımlarımızı mümkün olan en iyi fiyattan satın almaya çalışarak zamanımızı ve enerjimizi harcamak beklediğimiz olağanüstü getirileri üretmez.
Şans eseri bir kişinin her düşüşten sonra en dip fiyattan yatırım satın alabildiğini düşünelim. Finans analisti ve yazar Nick Maggiulli, 1970 ile 2019 yılları arasında, piyasa düştüğünde sadece en dip seviyeden yatırım yapan son derece şanslı bir kişinin yıllık getirisinin, piyasa dalgalanmalarına aldırış etmeksizin her ay düzenli olarak yatırım yapan kişiden %0,4 daha yüksek olacağını hesapladı. Dolayısıyla piyasada zamanlama yapmanın ek getirisi-ki bu, temelde mükemmel çalışan bir kristal küreniz olduğu anlamına gelir-sadece 50,4'tür. Büyük olasılıkla her seferinde doğruyu tahmin edemezsiniz ve tutarlı biçimde yatırım yaptığınız bir senaryodan daha kötü durumda olursunuz!
Yatırım söz konusu olduğunda içgüdülerimizi takip etmek bir hatadır. Yatırım yapmadan önce beklememizi söyleyen kafamızdaki o küçük sesi dinlemek bir hatadır. İç huzurumuzu yeniden kazanmak için yatırımlarımızı satmak hatadır. Yatırımda, içgüdülerimize güvenmek bize diğer alanlardan çok daha fazla zarar verebilir.
Bütün bunlar, yatırımdaki en önemli kurallardan birinin yola devam etmek olduğunu söylemek içindi. Hisse senetleri ve tahviller arasındaki dağılımınızı belirledikten sonra yapılacak en iyi şey, bir şeyleri değiştirmeye çalışmamaktır. Elinizde para olduğunda ekleyin. İhtiyacınız olduğunda çekin. İşte bu kadar.
Bunu yapmak zor olabilir, çünkü çoğumuz iyi bir yatırımcı olmak için donanımlı değiliz. İnsan türü, binlerce yıl içinde dünyada yaşanan bir felaket esnasında yan gelip yatarak hayatta kalmadı. Düşman yiyecek kaynaklarımız yağmaladığında veya yangın ailemizi tehdit ettiğinde, biz karşılık verdik. Yatırım dünyasında, bu refleks bize sadece zarar verebilir.
-İnek ve köpekbalığı paradoksu yatırım dünyasının özetidir. Yatırım yaparken doğru şeylerden korkmuyoruz. Köpekbalığından korkuyoruz(piyasa çöküşü, kaçırılan bir fırsat, bir sonraki resesyon, vb.), oysa çok daha az dikkat çeken riskler bize çok daha fazla zarar verebilir (zengin olmamızı sağlayacak diye alınan hisse senetleri, yatırıma başlamadan önce beklemek, borsa çöküşünü öngörerek satış yapmak, yüksek masraf oranı ödemek, vb.)
-Beynimiz yatırım yapmak için yaratılmamıştır. Belirsizlikten kaçınmak ve güvenlik aramak için şartlandırılmıştır. Yatırımlarımızın değeri yükseldiğinde, endorfin dolu bir küvette yüzer ve parlak bir gelecek hayal eder, ta ki ani bir düşüş gerçekleşene kadar; bu düşüş ebedi yoldaşlar olan korku ve şüpheyi de beraberinde sürükler.
-Charlie Munger, hayatındaki talihsizliklerden öğrendiği derslerden birinin kendine asla acımamak olduğunu söyledi. "Genel olarak kıskançlık, kızgınlık, intikam ve kendine acıma, felaket getiren düşünce biçimleridir." dedi. "Kendinize acıdığınızı her fark ettiğinizde, sebebi ne olursa olsun, çocuğunuz kanserden ölüyor bile olsa, kendinize acımak durumu iyileştirmeyecektir. Bu saçma bir davranış biçimidir. Bu saçma bir davranış biçimidir. Hayat korkutucu darbelerle, ürkütücü darbeleri, adil olmayan darbelerle dolu olacak, önemli değil. Bazı insanlar iyileşir, bazıları iyileşmez. hayattaki her talihsizlik bir şeyler öğrenmek için bir fırsattır ve göreviniz kendinize acımaya dalmak değil, bu korkunç darbeyi yapıcı bir şekilde kullanmaktır.
Önemli olan, diyor Charlie, her zaman ayağa kalkmaktır. Hiçbir hayat mükemmel değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder